Her şey aslında biyoloji ders kitabında gördüğüm bir deneyle başladı. Deney bir soğan hücresinin hücre duvarlarını parçalayarak DNA’sını incelemeyi hedefliyordu. Fakat deney için su banyosu gibi malzemelere sahip olmadığım ve okuldaki biyoloji laboratuvarımızda da yeterli imkan bulunmadığından internette bu deneyi daha basit bir şekilde nasıl gerçekleştiririm diye bir arayışa çıktım. Daha sonra soğan hücresinin hücre duvarını parçalamak yerine sadece hücre zarı bulunduran insan DNA’sını yani kendiminkini incelemeye karar verdim. Çünkü hücre zarını parçalamak hücre duvarına kıyasla çok daha kolaydı. Deney de tahmin ettiğim gibi çok kolay çıktı. Yani basit bir deneyle DNA’mı görebilecektim. Tabii ki deneyi okuduktan sonra çok heyecanlandım çünkü mikroskobumun bir DNA’yı göstermek için yeterli olduğunu bilmiyordum.

Deney için malzemeler: %70 izopropil alkol, bulaşık deterjanı, su, tuz ve gıda boyasıydı. Fakat evimizde izopropil alkol  yoktu ve ben deneyi hemen yapmak istiyordum. O yüzden onun yerine ne kullanabilirim diye düşündüm ve aklıma kolonya geldi. Açıkcası kolonyanın işe yarayacağına pek ümidim yoktu. Tüm malzemelerim hazır olunca deneye başladım.

Deneyi gerçekleştirmek için ilk önce tuzlu su çözeltisini gargara yapıp boş bir bardağa boşalttım. Bu sayede ağzımdaki epitel dokudan hücreleri almış oldum. Bardağa boşalttığım suyun içine bir damla bulaşık deterjanı damlatıp karıştırdım. Bulaşık deterjanı hücre zarını parçalayarak DNA’nın suya geçmesini sağladı. Daha sonra yine boş bir bardakta kolonyayı ve gıda boyam olmadığı için cam boyasının da aynı işlevi görecek olmasını umarak karıştırdım. Epitel hücrelerimin olduğu bardağa yavaşça bu karışımı döktüm ve iki fazlı ,ilk fotoğrafta görüldüğü gibi, bir hal almasını sağladım. Tüm işlem bitince DNA’larımın yüzeye çıkması için karışımı birkaç dakika beklemeye bıraktım. Daha sonra kürdan gibi ince bir çubuğu bardağın içine batırıp birkaç tur çevirdim. Çubuğu yukarı çektiğimde kendiyle beraber beyaz bir şeyler de getirmişti. Sanırım kolonya işimi görmüştü. Onların DNA olduğunu umarak hemen mikroskobumda inceledim.

Evet, DNA’ya aşırı derecede benziyorlardı fakat yine de emin olamadım. O yüzden hemen ertesi gün okuldaki biyoloji hocama sordum. O da teyit etti. O kadar aksiliğe rağmen kendi DNA’mı gördüğüm için aşırı mutlu oldum ve bu maceram da burda sona erdi. Bir dahakinde görüşmek üzere.